ADI DASS

adidas-story

Babası, ayakkabı fabrikasında sıradan bir işçiydi. 1980’lere dek aramızda olan bu başarılı iş adamı, küçük yaşta annesini kaybetti. Ülkesinde fakirlik ve geçim zorluğu had safhadaydı; adım başı dilenci vardı. Babası onu okula gönderemedi. Ama kendisi kitap okuma ve araştırmaya önem verdi. Geçim zorluğu çektikleri için bir ayakkabı tamir atölyesinde çırak oldu. Soğuk havalarda sıcağı ve sıcak yemeği ancak çalıştığı işyerinde gördü. Sonra üç çizgi attı, dünyayı fethetti.

Adi Dass kardeşleriyle birlikte o kadar yoksulluk çekmiştir ki bir gün yükselmek, zengin olmak istiyordu. Hiçbir zaman çocukluğunda ve gençliğinde uçları delinmiş, arka topukları yana kaymış ayakkabıdan kurtulamadı. Bu yüzden yürürken yalpaladıkça utanıyordu.
adi_dassler_2Adi Dass, gün gelip dünyanın bir numaralı ismi olacağını hayal bile edemezdi. Ama içinde hep bir kıpırtı vardı. Çok çalışıyordu, insanlarla iyi geçiniyordu. Bir yönetici ve başkan için hayal dünyasının genişliği son derece önemlidir. Birçok yeni gelişmeler ve değişimler hayal dünyasının ürünleridir. Adi Dass da başarıya bu hayal tünelinden geçerek ulaşmıştır. Bir gün işyerindeki öğle arası tatilinde yemeğini yedikten sonra her günkü ağacın altına çekilip tek başına oturdu. O sırada hemen karşısındaki tepenin patika yolunda yokuş aşağı inekler ve keçiler inmeye başladı. Keçi ve ineklerin ayakları dikkatini çekti, ”Keşke benim de böyle ayakkabıya ihtiyacım olmasaydı, böylesi daha iyi olurdu.” diye aklından geçirdi. İşte ne olduysa o an oldu. Adımını ileriye atıp geri çekerken ayaklarını hafifçe yukarı kaldıran hayvanların tabanlarını arkadan gördü. Bu durum, ona bir şey hatırlattı. Hiç beklemediği bir anda orijinal bir fikir yakaladı. Daha sonra iş çıkışı yaptığı ilk şey, hayvanların otladığı alana gitmek oldu. Keçilerin ve ineklerin ayaklarının altına baktığında ön uçlarının geriye doğru sivrilip tabanda doğal bir yükseklik meydana getirdiğini gördü. Bu çıkıntı yükseklik, köpeklerde bile vardı. ”Acaba!…” dedi. Aslanlarda, leoparlarda ve pumalarda hep aynı  model vardı. Zaten sonraki yıllarda kardeşiyle birlikte ”PUMA” markasını da oluşturacaktı. Bu ayak tabanlarındaki çıkıntı yükseklik, hayvanların daha hızlı koşmalarını da sağlıyordu. O halde kendisi de şimdiye kadar duyulmamış, bilinmemiş bir yenilik yaratabilirdi. Pençeli yani ”Kramponlu” ayakkabı üretmeye karar verdi.

Elinde biraz birikmişi vardı. Kardeşi Rudolf’a konuyu açtı ve böylece kendileri için milat olacak bir karar vermişlerdi. Derhal faaliyete geçtiler. Bu arada projelerinden kimseye bahsetmediler. Evlerinin bir köşesine tamir malzemesi aldılar. Çivi ve pençe de almayı unutmadılar. Adidass ve Puma markaları işte böyle doğdu.

2 comments

  1. HayalGücü Açıklığı,Azim,Cesaret=Gerçek girişimci

    Misyon Sahibi Olma,Akıllı Çalışma,Tedbir= Gerçek yönetici

    Çevresindekilerin Ufkunu Açma, Çalışmalarını Kolaylaştırma, Gerektiğinde Öne Atılma= Gerçek liderlik

    Beğen

Metin Gündüz için bir cevap yazın Cevabı iptal et