
20 yıldır Hürriyet savaş gemisinin kaptan köşkünde bulunan Ertuğrul Özkük’ün 06.01.2010 tarihli yazısı, pozisyonu her ne olursa olsun karar verme mercilerinde bulunan kişiler için önemli dersler içermektedir. Bazı şeylerin görülmesine rağmen yorumlamada ki fark başarı yada başarısızlığı getiren etmendir. Futbolun efsane ismi Johan Cruyff’un unutulmaz sözü şöyleydi; ” Futbol basit bir oyundur. Zor olan ise o basit oyunu oynamaktır. Göze hoş gelende, budur.”. Hem kendimiz, hem sorumluluk taşıdığımız pozisyon için yapmamız gereken, o aşikar görünen şeydir ki maalesef çoğu zaman bunu yapamıyoruz. Yapamamızın bir çok sebebi olabilir. Tüm bu sebeplerin hepsine birden körlük diyelim mi?
Muhakkak daha önceden “işletme körlüğü” denen şeyi duymuşsunuzdur. Bunu türetelim, pozisyon körlüğü deyiverelim ve Ertuğrul Özkök’ün neden gemiyi karaya vurdurttuğunu anlamaya çalışalım.
Medya patronlarının yeni elbisesi
Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen entelektüel dergilerinden “Atlantic” geçen kasım ayında özel bir dosya yayınladı.
Dosyanın konu başlığı şuydu: “Medyayı kim öldürüyor?”
Derginin 58’inci sayfasındaki başlık ise şöyle:“Medya devlerinin yeni kostümleri”.
Hemen yan taraftaki sayfada ise çarpıcı bir desen yayınlamışlar.
Şimdi şöyle biraz durup düşünün.
Sizce medya devlerinin giydikleri yeni elbiseler nasıl bir şey olabilir?
Şöyle daha zengin duran, insana daha güçlülük hissi veren, geniş omuzlu, vatkalı falan bir şey mi?
Yoksa, Apple neslinin blucinleri mi?
Hayır asla tahmin edemezsiniz.
O nedenle ben size anlatayım.
Yan taraftaki desende dünyanın önde gelen medya patronları bir caddede koşuyor.
Bunlardan biri CNN’nin efsanevi kurucusu Ted Turner.
Öteki Newscorp’un Yönetim Kurulu Başkanı ve dünyanın en güçlü medya patronu Rupert Murdoch.
Gelelim caddede koşan bu medya devlerinin yeni elbiselerine.
Bu 4 dev patron caddede çırılçıplak koşuyorlar.
Yani üzerlerinde elbise yok.
Bu desen, dünyada medyanın yeni durumunu en çarpıcı biçimde anlatan fotoğraf olabilir.
1990’lardaki “medya gücü”, “dördüncü güç” kavramının tarihsel dönüşümünü daha güzel ne anlatabilir?
Dergi, bu konuda çok çarpıcı bir analiz yapıyor.
Dünyanın en büyük medya kuruluşları, 2000 yılından bu yana 200 milyar dolardan fazla değer kaybetmiş.
“Time Warner-AOL” birleşmesinin muazzam bir fiyasko ile sonuçlanması, medyada büyüme, tekelleşme kavramlarını altüst etti.
En başarılı dev kuruluşların küresel pazarlarda büyüme formülleri iflas etti.
“İçerik çok kıymetlidir” kavramı hızla çöküyor.
İnternet ise henüz para getirmiyor.
Yani medyanın bir bölümü hızla bir “hayalet ekonomisine” dönüşüyor.
———————————————————————————-
Her ne kadar Özkök’ün aktardığı bu içerik 2009 Kasım ayına ait olsada kendisi bu gerçeklere çok daha önceden haiz olmuş ve bunları analiz edebilmiş bir yöneticidir. Bu yüzden gazeteciliği dışında holding bünyesinde farklı görevleride olmuştur. Hangi iş olursa olsun sabit bir pozisyonda 20 yıl uzun bir süredir (Dünya da yayın yönetmenleri için ortalama süresi 5 yıldır). Her gün değil, her ay değil, her yıl değil tam 20 yıl aynı pozisyon ve işte bir insanın heyecanını koruyabilmesi ve ihtiraslarını kaybetmemesinin ne kadar zor olduğunu düşünmemiz gerekir.
Good Year reklamlarında “Dünya sizin oyun alanınız.” sloganı bir bakış açısını ifade eder.
Geçen 20 yılda önce Hürriyet, sonra Doğan Medya ve son olarak Türkiye, Özkök’ün penceresinden bakıldığında kendisi için bir oyun alanıydı. Bu süre zarfınca, Hürriyet ve Doğan Medya için yapmak istediklerini vargücüyle yapmaya çalışarak heyacanını korumaya çalıştığını yazısının şu cümlelerinden görüyoruz;
———————————————————————————–
Bu sektörde “başarı modelleri” yok mu?
Var elbet.
İşte Doğan Grubu.
İşte Hürriyet.
Doğan Gazetecilik.
Doğan TV.
—————————————————————————————
Fotoğrafın bütünü görüp okuyabilmesine rağmen sözünü ettiği başarının aksine başarısızlığın sebebi nedir? Sürekli değişen başkalaşan oyunun kurallarını kavrayamamak, her geçen gün daha da şeffaflaşen dünyada yanlış müttefiklerle kural dışı işbirlikler ve eylemler…
Sonun başlangıcı ise bold ve italic cümlede saklı… Yukarıda değindiğimiz körlük bu olsa gerek. Geldim, gördüm yenildim; sen gör medya devlerinin batacağını, sonra da hantal bir Alman medya grubuyla ortak ol …
Gelinen nokta itibariyle de Doğan Medya Ailesi zamanla hayalete dönüşecek. Bu yazıyla birlikte hayalet yazarlar kulübüne katılmış oldu ( Hürriyet Gazetesi’nde yazan diğer eski yayın yönetmenlerininde içinde bulunduğu toplumu anlayamamış yazarlar kulübü.).
Hayaletler korkutmak için vardır. Ve medya patronları da bu hayaletin gelen tehlikeye kulak kabartması gerekir. Hayaletten korkup kaçmanın yerine geleceğe yönelik doğru stratejiler belirleyerek kendilerini konumlandırmaları gerekir.
———————————————————————————————
Bu yazıyı, medya patronlarının okuması dileğiyle…
——————————————————————————————-
