ODALAR, BİRLİKLER VE DERNEKLERDE STRATEJİK PLANLAMA

kanaryaKar amaçlı kurumlarda stratejik planlamanın dünyada en çok kullanılan yönetim aracı olduğu bir gerçektir. Dünyanın en büyük yönetim danışmanlık şirketi Bain&Company’nin geleneksel olarak her yıl dünya çapında yaptığı ‘Yönetim Araçları (Management Tools)’ anketinde stratejik planlama yıllardır birinci sıradaki yerini korumaktadır. ‘Kar odaklı’ olarak kurulan şirketler, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, stratejik planlarını yapsınlar veya yapmasınlar, ‘Hayatta kalmak’ zorundadırlar. Bu nedenle, strateji üretebilenler, sektör ortalamalarının üstünde kar eder ve hayatta kalırlar. Diğerleri ise, yok olur giderler. ‘Kar amaçlı’ olmayan odalar, birlikler veya dernekler gibi sivil toplum kuruluşlarının ise, birçok kamu kurumuna benzer şekilde, ‘hayatta kalma’ gibi bir kaygıları yoktur. Bu nedenle, bir strateji üretme aracı olan stratejik plana da ihtiyaç olmadığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. İsterseniz, öncelikle, kar amaçlı olmayan kurumların özelliklerini hızla gözden geçirelim ve onların iyi hazırlanmış bir stratejik plana ne kadar çok ihtiyaçları olduğunu birlikte irdeleyelim.

// –>
// –>

Ticaret ve sanayi odaları, birlikler, dernekler ve vakıflar gibi kar amacı olmayan kurumların en belirgin özelliği, ‘karlılık’ gibi çok net bir kontrol kriteri veya performans göstergeleri olmamasıdır. Başarının da net bir ölçüsü yoktur. Bu nedenle, benzer kurumlar ‘yapılabileceğin en iyisini’ yapmak yerine, ‘yapabildiklerinin en iyisini’ yaparlar. Başarı da, kurum liderinin başardık dediklerinden ibarettir. Bu tür kurumlar, genelde, ne etkin, ne de verimli yaşarlar, sadece ‘yaşarlar’.

Kar amaçlı olmayan sivil toplum kurumlarında rekabet yoktur. Dolayısı ile, önce hayatta kalmak ve sonra da rakiplere göre daha başarılı olmak üzere strateji üretme ihtiyacı da yoktur. Çünkü, Jack Trout’un ‘Konumlandırma Stratejileri’ kitabında ifade ettiği gibi, ‘Strateji tamamen rekabet ile ilgilidir.’

Kar amaçlı olmayan kurumlarda yönetim yapısı zayıftır. Şirketlerde faaliyetlerin sonuçlarından sorumlu bir tepe yöneticisi varken, bu tür kurumlarda, sorumluluk bir grup üzerindedir. Kararlar grup tarafından alınır ve uygulanır.

Başarısızlık durumunda, ki genelde başarısız olunacak bir durum da hiç olmaz, başarısızlığı üstlenecek bir kişi de olmaz. Çünkü, yapılabilenin en iyisi yapılmıştır ve ‘kim olsa en çok bu kadarını yapar.’ Benzeri kurumların kurul başkanı veya üst yöneticileri olmasına rağmen, bu kişiler, genelde, yöneticilik bilgi ve becerileri yerine, birçok yönetim ve işletme kitaplarında ifade ettiği gibi, politik güçlerine, mesleki bilgisine, mali gücüne ve/veya yaptığı fedakarlığın büyüklüğüne göre belirlenir. Bu durumda kurum, çağdaş yönetim teknikleri yerine, başkanın yönetim bilgi ve beceri seviyesine göre yönetilir.

Sistematik anlamada bir stratejik planı olmasa bile, şirket liderlerinin zihninde stratejik amaçlar tanımlıdır. Lider bu amaçları tabana yayma becerisi gösteremese bile, amaçlarına ulaşamadığında bu durumun faturasının kendisine çıkarılacağını iyi bilir. Kar amaçlı olmayan kurumlarda ise kurum lideri stratejik amaçlar belirlemeye çalışsa bile, bu amaçlar kurum içindeki çıkar grupları tarafından manipüle edilebilir ve kendisini seçenlere borcunu ödemek zorunda olan lider de amaçları değiştirmek zorunda kalır. ‘Kurumu bir noktaya taşımak’ ile ‘bir dönem sonra seçilememek’ tercihleri arasında kalan liderlerin çoğu öncelikle geleceklerini garanti altına almayı veya en azından kurum içinde ‘bir tatsızlık çıkmamasını’ tercih ederler.

Kar amaçlı olmayan kurumların öncelikli amaçlarının ekonomik olmak yerine siyasi veya sosyal olması nedeni ile, bu tür kurumlar çevre analizi yapma ihtiyacı da duymazlar. Rakip tanımı da yapamadıklarından, rakiplerine göre belirlemeleri gereken güçlü ve zayıf yanlarını yönetim takımının yorumlarına göre oluştururlar. Dikkatlerini içe doğru, üyelerinin taleplerine çevirdiklerinden, dış dünyayı etkin olarak takip etmeye ve ortaya çıkan fırsatları değerlendirmeye de ihtiyaç duymazlar.

Bütün bu nedenlerden dolayı etkin ve verimli olmak isteyen kar amaçlı olmayan kurumların başarılı bir stratejik planlama yapmaları ve ödünsüz olarak uygulamaları, şirketlere göre çok daha kritiktir.

Kar amaçlı olmayan kurumlar, öncelikle, üyelerin aktif katılımı ile ortak bir vizyon belirlemeli ve misyonlarını iyi tanımlamalı ve ortak değerlerini kayda geçirmelidir. Daha sonra kurum stratejik amaçlarını oluşturmalı, bu amaçların ölçülebilir hedeflerini koymalı ve performans kriterlerini oluşturmalıdır. Üylerinin önce onayı sonra da desteği ile amaç ve hedeflerini gerçekleştirmeye yönelen kurum, dış dünyadaki fırsatları değerlendirebilmek üzere detaylı bir çevre analizi yapabilmelidir. Bütün bu yapılanlar, stratejik planlamanın adımlarından başka birşey değildir.

Başarılı olduğunu ispat etmek isteyen kurum lideri de, kurum yönetim takımı da stratejik plan yapmaya istekli olmalıdır. Bunun aksinin savunulması, savunanların kurumu ‘yönetmek’ yerine, ‘idare etmek’ istiyor anlamına gelir. Etkin bir stratejik planı kurum üyeleri de şiddetle istemeli, hazırlanma sürecine katılmaya istekli olmalı ve kontrol etmelidir. Aksi takdirde, kurumdan beklentilerinin ‘Periyodik ve toplu olarak yemek yemek’ veya ‘Bizim de bir birliğimiz var’ demekten öteye geçmeyeceğini bilmeleri gerekir.

‘Unutulmamalıdır ki! İşletme sözlüğünde ‘Kasaba Kulübü Yöneticisi (Country Club Manager)’ diye bir tanım ve bizde de bol bol örnekleri vardır.

Yorum bırakın